Mahir ve Doktor Annesi Masalı

Değerli okurlarımız, en güzel çocuk masallarını barındıran sitemizde bugünkü masalımız çocuk masalları arasındaki Mahir ve Doktor Annesi Masalı. Mahir ve Doktor Annesi Masalı gibi masallardan sizlere en iyi masallar sunmamız için lütfen masallarımızı yorumlarınızla değerlendirin.

Bacalarında dumanları tüten, herkesin herkesi tanıdığı bir taşrada yaşıyormuş Mahir. Fakat Mahir’in yaşadığı bu taşrada, herkes birbirine kötü davranır, insanlar birbirlerinin kuyusunu kazarmış. Mahir’in inatla gösterdiği hoşgörülü çabalar, belki değişmesini umduğu insanlar, aksine daha da kötüleşip onu üzüyormuş. Mahir’in annesi bir doktormuş. Annesinin mesleği dolayısı ile bu taşraya yerleşmek durumunda kalmışlar. Babası ve kardeşi yokmuş Mahir’in. Annesi ile mütevazi bir hayat sürer, insanların sağlık sorunlarını çözmek ile geçermiş günleri. Mahir, annesinin üzgün olduğunu her halinden bilirmiş. Çünkü Mahir, burada yaşayan insanların tavırlarını, sözlerini, bakışlarını çok iyi bilirmiş. Bir gün annesi işten yorgun argın geldiği sırada Mahir’e – Sanırım bu kadar, bitti artık… Mahir: – Neler diyorsun anne? Annesi: – Oğlum çok hastayım, işimi de yapamıyorum… Bunun üstüne Mahir, derin düşüncelere dalıp odasına çekilmiş. Mahir’in yapabileceği ne varmış ki? daha 12 yaşında küçük bir çocukmuş. Annesine yardım etme isteğiyle, onu çaresiz bırakıyormuş.

Mahirin Annesinin Hastalığı

Gel zaman git zaman, annesinin amansız bir hastalığa tutulduğunu öğrenmiş. Bunu, kahvehanede konuşulanlardan işitmiş. Annesi, oğlu üzülmesin diye ona, hastalığını fazla anlatmıyormuş. ‘’Geçecek oğlum, geçecek’’ Deyip oğlunun moralini düzeltmeye çalışıyormuş. Günler geçtikçe daha da hastalanan annesi, taşrada bulunan kişilere de bakamamaya başlamış. Baş ağrılarıyla kemik ağrıları onu, mesleğini yapamaz ve insanlara yardımcı olamaz hale getirmiş. Bunun üzerine, taşra halkında da sağlık sorunları artmaya başlamış. Amansız bir virüs herkesi yatağa düşürmüş. Taşranın az bir kısmı hastalığa yakalanmamış. Hasta olmayanların içinde, taşra doktorunun oğlu Mahir de varmış. Mahir, olanları görüyor, insanlara ve annesine yardım etmek için yanıp tutuşuyormuş.

Mahirin Planı

Mahir, yine çokça düşündüğü, düşünmekten uyuyamadığı bir gecede, bir plan kurmuş. Taşra halkını bilinçlendirecek, önce annesini iyileştirmeyi başaracak, sonrasında tüm taşra halkını bu amansız hastalıktan kurtaracakmış. Mahir bu düşüncelerle birlikte, derin bir uykuya dalmış. Sabahın erken saatinde kalkıp, annesi için kahvaltı hazırlamış. Taşranın en kalabalık olduğu saati, yani 12’yi bekliyormuş Mahir. Saat 12’de Taşra halkı pazar yerinde olur, evin ihtiyaçlarını gidermek için birbirlerinden alışveriş yaparlarmış. Mahir beklemiş beklemiş… Saat 12 olduğunda, taşra halkının toplandığı pazar yerine gelmiş. Önce insanları izlemiş, birbirlerine tutumlarına, sözlerine kulak kesilmiş. Değişen bir şey yokmuş fakat, türeyen bu hastalık, insanları tedirgin ve neredeyse birbirinden korkar hale getirmiş. Saat 12’yi geçiyor, Mahir için süre daralıyormuş. Çünkü insanlar alışverişini tamamlayacak ve evlerine dağılacaklarmış. Mahir, tam da planladığı gibi, pazar yerinden bir sandalye kapmış. Sandalyenin üstüne çıkan Mahir, taşra halkına seslenmiş: -Şimdi beni iyi dinleyin, herkes beni dinlesin! İnsanlar şaşkınlıkla Mahir’e bakıyor ve ne yaptığını anlamaya çalışıyormuş. Mahir: – Annem sizlerin iyiliği için ömrünü feda etti, biliyorum umurunuzda değil fakat, şimdi çoğumuz hastalandık Taşra halkı iyice meraklanmış halde Mahir’in çevresine toplaşmışlar Mahir devam etmiş: – Sizden ilk ve son kez bir şey isteyeceğim, annem, yani sizler için yıllarca uğraşan, hastalıklarınızı iyileştiren kadın. O şimdi çok hasta… Onu hastalık değil, sizlerin tutumu, bakışları ve kötü sözleri hasta etti. Mahir ağlama derecesine gelmişti ve sözlerine devam etti: – Şimdi gelin ve ona iyi dileklerde bulunun, hayata tutunması için insanlara inanması için bir gün de olsa umut verin. Umut verin ki, hepimizi saran bu hastalıktan da kurtulalım. Taşra halkı Mahir’in dediklerine uyup ve annesine ziyarete gitmişler. Annesi, kısa bir süre sonra iyileşerek, köyde yayılan hastalığa da çare bulmuş…

Bir önceki masalımız Maceracı Küçük Deniz Kaplumbağası Masalını okuyun.

Diğer Çocuk Masallarımız.

Kısa Çocuk Masallarımıza bakmayı unutmayın.